Müslüm Baba’nın bir şarkısı vardı: “Son pişmanlık neye yarar, her şeyin bi bedeli var. Olmadı yar.” diye. Geçiyorum şimdi İsmet ÖZEL’ e: “Son pişmanlık fayda vermez, ya ilki?”
Demek ki hayatta yaşanan pişmanlıkların sayısı belli olmadığına ya da onları saymadığımıza göre, belki de pişmanlıklarımız da bir algoritma izliyor olabilir, fikri geldi aklıma.
Sevgili okuyucularım, pişmanlıklarımızla vazgeçmelerimiz arasında otantik bir bağ olduğunu düşünüyorum. Yaptıklarına ya da yapmadıklarına pişman olursan ve bir daha yapmamaya azm-u cezm-u kast eylersin. Bunun adı ‘Tevbe’dir.
Levent Yüksel’e “Bi daha, bi da hah, bi daha TÖVBE” dedirten de belki budur. Yani yaşanılanın bir dahasından vazgeçmedir.
Corona sürecinde de ABD ve Batı’nın pişman olduğu günlerdeyiz. Trump bile bazı şeyleri sırf ben yaptığım için bana cephe alıyorlar diyor.
Evet doğru. Bazı şeylere bazı insanların gücü yetmez. Ama bazı insanlar o konuyu kolayca yapabilirler. Ve sonunda hedef olurlar. Ya da o insanlar her şeyi bildikleri için zır cahil olarak adlandırılırlar.
Ama insan olana yakışan, yaptığı hatalarını, en önemlisi kendini hesaba çekmek ve yüce değerlere saygı göstermektir.
Bu yüzden son pişmanlık anı gelmeden, vade dolmadan, bazı şeylerden vazgeçmeyi bilmek gerek. İlk pişmanlıklar fayda verir ve pişmanlık güzeldir. Lakin son pişmanlık vaktini bilemiyoruz ve bu vakit herkes için farklı.
Sormuşlar Nasreddin Hoca’ya: “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye. Bu kez Hoca sormuş: “Hangi kıyamet?” Aman Hoca, demişler, kaç kıyamet var ki?” “İki kıyamet vardır,” diye cevap vermiş, “Karım ölürse küçük, ben ölürsem büyük kıyamet kopar.” demiş. (Tokmakçıoğlu 2004: 189) Fıkrada, insanoğlunun dünyanın sonu üzerine yaptığı kurgulamaların boş olduğu, neticede her insanın ölümünün bir nevî kıyameti ifade ettiği ironik olarak dile getirilir. Horace Walpole; “Yaşam düşünenler için bir komedi, hissedenler içinse bir trajedidir.” der. (Goleman 1995: 28). Nasreddin Hoca, eşinin ölümünün küçük kıyamet, kendi ölümünün ise büyük kıyamet olduğunu söyleyerek bizlere, komedi ağırlıklı bir trajedi yaşatır. Sertdemir zahiri anlamda iki çeşit kıyameti şöyle yorumlar: “1. Kıyamet-i suğra (İnsanın kendi ölümü. Buna küçük kıyamet denir.) 2. Kıyamet-i Kübra (Tüm insanların öldükten sonra tekrar dirilecekleri gün, zaman. Buna da büyük kıyamet denir.) Fıkrada Nasreddin Hoca’nın öğüdü; kişinin kendi kıyameti kopmadan hazırlığını yapması yönündedir.) (Sertdemir 2017: 298). Nasreddin Hoca, eşinin ve kendisinin ölümünden hareketle küçük ve büyük kıyameti mizahın ardında hatırlatarak okuyucuyu bilinçlendirmek ister. (ŞENOCAK:380)
Biraz kara mizahtan sonra İsmet ÖZEL’ le bitirelim:
“Biz bu durumda beklerken son pişmanlığın fayda vermediği kafamıza dank eder. Değiştiğimizi fark ederiz. İlk pişmanlığın sağladığı fayda bizi değiştirmiştir. Madem ilk pişmanlık fayda vermiştir; o halde bu son pişmanlık niçin fayda vermiyor diye hayıflanırız. Bu saatten sonra vicdansızlaşmak artık bize acı vermez.” (ÖZEL, 2000: 249)
Gelelim mesaja: Pişmanlığı sabırla irtibatlandırırsak eğer, “Son gülen, iyi gülermiş.” atasözü onlar için bir armağan ve ikramdır diyebiliriz.
Yani pişman olup sabredenler eninde sonunda gülecektir. Dikkat etmemiz gereken tek nokta; son pişmanlığı son durağa bırakmamaktır.
Gerçi bizim tövbemiz de tövbeye muhtaç ama olsun.
2020 Kurban Bayramınız kutlu ve geleceğiniz umutlu olsun dostlar.
———-
Ve bir aforizma:
“Aklını alırım” dedi. Ben zaten aklını almışım dedim.” SUÇ
S.Ümit ÇETİNKAYA
1 Ağustos 2020, Doğum günüm (k/m)utlu olsun.
KARABÜK
Kaynakça
ÖZEL, İ. (2000). Bilinç Bile İlginç. İSTANBUL: Şule Yayınları.
ŞENOCAK, E. (tarih yok). Nasreddin Hoca Fıkralarında Ölüm ve Öte Dünya Algısı. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Benden söylemesi: insanlar hiç pişman olmasın. İyi gelecekler.